Kaliteli yaşam nedir?


Bloğumu takip eden arkadaşlar benim yaşam felsefesine dair düşüncelerimi aşağı yukarı biliyorlardır. 

Bloğuma ilk kez gelenler için yinede bir özet geçeyim,

- severek yaptığımız bir iş, 

- bir ev (daire değil, bahçeli müstakil ev),

- 1 ila 5 dönümlük bir bahçe (üretim ve topraktan kopmamak için)

- bir tane araba,

- müzik aleti ve bir hobi,

- kitaplar,

- gündemi takip edebilecek gereçler (internet, gazete, telefon, tv vb.)

- ekonomi bilgisi (borsa gibi bileşik getiri sağlayacak yatırım araçlarını bilmek)

- modern çağın gerektirdiği şekilde geride kalmayacak kadar seviyede bilgi ve donanıma sahip olmak.

- çalışmaya da sosyal hayata da hobilerimize de yetecek zamanımın olması.

burada gerekli olan şartları yazdım. hayatı yaşarken ne kadar paraya ihtiyacım var? ne almalıyım? ne almamalıyım? bişey yapacakken neyi baz alarak yapıyorum? bunlar çok önemli şeyler. kafası kesilmiş ama hala canı çıkmamış ve kafasını sağa sola savurarak koşturan o meşhur tavuk misali rasgele yaşamak hiç sevmediğim bir şey.

Elbette hayat keskin bir çizgi kadar net olan bir şey değil. Ama denizcilerin karanlık ve sınırsız gibi görününen okyanuslarda yolunu bulmak için baktıkları gibi gökyüzündeki yıldızlar misali elimizde sabit değerlerimiz olmalı. Bu değerlere bakarak "ya bi dakka ya bir duralım, ben ne yapıyorum? Ben nereye gidiyorum? benim amacım ne?" gibi soruları kendimize sorduğumuzda elimizdeki listeye bakmamız gerekiyor.

Ben bişey alacağım bu benim hangi amacıma hizmet ediyor? o şeyi almalı mıyım yoksa almamalı mıyım şeklinde kararları verirken bu elimizdeki listeye bakıyoruz. Beni yoldan çıkaracak işlerden uzak durmalıyım. Ki hayatım kaliteli bir şekilde devam etsin.


Mandıra filozofu (film)

 Bir çoğumuz mandıra filozofu isimli filmi biliyordur.

Hani şu meşhur laf var ya; Saat kelepçe, cep telefonu tasma!

Hazır mandıra filozofundan bahsetmişken şu videoya da bir göz gezdirelim derim.

Madem ki yazılımcının bloğundasınız yazılımdan örnek vereyim. İyi bir planlama yapılmadan gelişi güzel yola çıkılan projede bir süre sonra işler içinden çıkılmaz bir hal alır. İşler o kadar manyak bir nktaya gidebilir ki "ulen biz ne yapıyoruz? hadi şu işi çöpe atıp yeniden düzgünce yazalım" noktasına kadar bile gidebiliyo işler.

Çünkü en başta bir işe başlamadan neler yapacağız? Nasıl yaparsak güzel olur? Neyi gözeticez? Neleri gözardı edeceğiz? onları üç aşşağı beş yukarı bir plan dahilinde yapmak gerekiyor. Ki işler bir süre sonra kolayca yolundan çıkmasın..

Hayatta biraz böyle işte. Hiç bir değerimiz olmadan sadece çok para kazanmak uğruna koşuşturma içinde hayatımızı mahvetmemeliyiz. 

Modern dünyadan geride kalmadan ama bazı önemli noktaları da gözardı etmeden bir şeylere girişmemeliyiz. Yoksa insanlığımızdan çıkarız.

Efendim müstakil ev olmayı versin, 2+1 bir apartman dairesi bize yeter dememek lazım. Efendim haftada bi gün izin yeter fazlasını ne yapacaksın dememek gerekiyor. Gerekiyor çünkü insan bedeni makine değil. Ayrıca sosyalleşmek ve sevdiklerimizle vakit geçirmek de oldukça önemli.

Çünkü farkında olmadan kendimizi kaptırabiliyoruz. Bir yerden sonra dönüp arkamıza baktığımızda bir şeyleri kazanmış gibi görünürken aslında çok yerden kaybetmişiz. 

İşte benim hayat felsefem bu, kendini çok fazla bir şeyde kaptırma, yoldan çıkma dengeli yaşamaya gayret et.

Bakın size bir örnek göstericem.. Adamın anlattıklarını can kulağıyla dinleyin..

Bu adam başarıya ulaşmış ve bir noktaya kadar gelmiş. Sonra çok fazla çalışmanın zarar getirdiğini görüp frene basmış. Benimle benzer bir görüşe sahip birisi. 

Bende hayatı yaşarken ıssız bir yere çekilelim, herşeye kapımızı kapatalım, dünyadan geri kalalım demiyorum zaten. Kendimizi çok fazla kaptırmayalım diyorum. Para kazanmak, yatırım yapmak, mal mülk sahibi olmak bir yere kadar okey. Bunda bir sıkıntı yok. Sıkıntı ailemizle vakit geçirmediğimizde ortaya çıkıyor, hobilerimize vakit ayırmadığımızda ortaya çıkıyor. Hayatın gerçekliğinden koparak izole bir dünya bizi çürütüyor.

Yorumlar